top of page

Mevlânâ Halid BaÄŸdadi (k.s)

DIÅž GÖRÜNÜÅžÜ (HÄ°LYESÄ°)
Uzun boylu, beyaz tenli, kırmızı yanaklıydı. Saçları ve gözleri siyahtı. Hafif deÄŸirmi burunlu, uzunca kirpikliydi. Kolları uzun, omuzları geniÅŸti. Vücudu kıllıydı. Heybeti ve ağırbaÅŸlı duruÅŸu bakanlar üzerinde ürperti uyandırır, saygınlık telkin ederdi. Güzel giyinirdi. Halkın arasına çıktığı zaman, ne taylasanını bırakırdı, ne de asasını ikramı ve bahÅŸiÅŸi böldü. Prensiplerine sıkı sıkıya baÄŸlıydı.
Altın silsilenin 30. halkası ve yeni bir kolbaşısı bu sefer Osmanlı ülkesinden, Irak’ın Musul vilayetine baÄŸlı Åžehrezür kasabasından Adı Halid b. Ahmed, lakabı Mevlana ve Zıyaeddin Ä°slâm dünyasında Celaleddin Rumî’den sonra “Mevlana” (Efendimiz, büyüÄŸümüz) lakabıyla anılan ve bu sıfatla meÅŸhur olan ikinci kışı olduÄŸuna bakılırsa tesir ve nüfuzu anlaşılmış olur. Kendisinden sonra NakÅŸîlik neredeyse “Halidîlik” olmuÅŸ ve bu kol Osmanlı ülkesinin en yaygın tarikatı haline gelmiÅŸti

 

HAYATINDAN ÇÄ°ZGÄ°LER
Ömrünün bir kısmı BaÄŸdad’da geçtiÄŸinden ve orada iken meÅŸhur olduÄŸundan “BaÄŸdadî” nisbesiyle anılır. Baba tarafından Hz. Osman, ana tarafından da Hz. Ali soyundandır. 1193/1179 yılında bazı kaynaklara göre Åžehrezur’da, bazılarına göre ise Baban’a baÄŸlı KaradaÄŸ’da doÄŸdu. Ä°lk tahsilini önce babasından, ardından da Süleymaniye medreselerinde yaptı. Seyyid Abdülkerim Berzenci, Seyyid Molla Ä°brahim gibi alimlerden okudu. Süleymaniye’den BaÄŸdad’a geçti. BaÄŸdad’da bir sure ilim tahsiliyle meÅŸgul olduktan sonra tekrar Süleymaniye’ye döndü. Ä°lme doymuyordu adeta. Dini ilimlerden sonra fen ilimlerine merak sardı ve devrin Ali KuÅŸçu’su sayılan Muhammed Kuseym’den riyaziye, hesap, hendese, hey’et ve üstürlab gibi teknik bilimler tahsil etti.
Üstün zekı ve yüksek ilmi kabiliyeti sayesinde çevresinde ilgi odağı oldu Devrin idarecileri kendisini bir medreseye müderris tayin etmek istedilerse de o bundan imtina etti. Henüz bu iÅŸe ehil olmadığını beyan ederek afv diledi. Ancak 1213/1798 yılında Süleymaniye’de ortaya çıkan taun vakasında hocası Abdülkerim Berzenci vefat edince onun yerine müderrisliÄŸi kabul etti. Yedi yıl sureyle sürdürdüÄŸü tedris hizmetinden sonra içinde hissettiÄŸi boÅŸluÄŸu doldurmak ve manevi bir teselliye nail olmak amacıyla hacca gitmeye karar verdi. Hac yolculuÄŸu sırasında Åžam’a uÄŸradı ve bir süre orada ikamet etti.
Åžam’da ikameti sırasında Muhammed el-Küzberi’den hadis icazeti, Mustafa el-Kürdî’den kadiri hilafeti aldı. Hac yolculuÄŸu sırasında yolun meÅŸakkatlerinin yanı sıra manevi bazı lütuflara ve tasavvufi irÅŸatlara da mazhar oldu. Nitekim Medine’ de bulunduÄŸu sırada kendisine rehberlik edecek mürÅŸid ararken karşılaÅŸtığı hüsn-i hal sahibi bir zattan dua ve irÅŸad talebinde bulundu. O zat, kendisine ÅŸu nasihat ta bulundu. “Mekke- i Mükerreme’de bulunduÄŸun sırada zahiren gördüÄŸün bazı hataları yargılayıp reddetmekte aceleci olma!”
Halid BaÄŸdadî arkardaÅŸlarıyla Medine’den Mekke’ye geçti. Günlerini Kabe civarında ibadetle geçirmeye özen gösteriyordu. Yine bir gün sabahın erken saatlerinde Harem-i Åžerif’te Delail okurken birinin sırtını Kabe’ye dönüp oturduÄŸunu gördü. Kendisine bakmakta olan bu zat ile bir ara göz göze geldiler Arkasını kıbleye ve Kabe’ ye dönmüÅŸ bu zatın hali pek hoÅŸuna gitmemekle birlikte Medine’de aldığı nasihat gereÄŸi sesini çıkarmamaya azimliydi. Ancak bu sefer sözü baÅŸlatan karşısındaki zat oldu: “Allah indinde mümin bir gönlün Kabe’den daha deÄŸerli olduÄŸunu bilmez misin? Hem Medine’deki zatın söylediklerini ne çabuk unuttun?”
Bu hikmetli ve anlamlı sözlerin etkisiyle başı dönen Halid BaÄŸdadi gayr ı iradî sözün sahibinin dizlerine kapandı ve kendisini irÅŸad etmesini istedi. Ancak ÅŸu karşılığı aldı “Sizin irÅŸadınıza dair iÅŸaretler Hindistan tarafından geliyor. O tarafa yönelin!”
Hacc farizasını tamamlayan Halid BaÄŸdadî, Süleymaniye’ye döndü ve tedris hizmetine devam etti. Nihayet bir gün Abdullah Dehlevi’nin gezginci derviÅŸlerinden Mirza Rahimullah Azimabadî’nin Süleymaniye’ye gelmesine kadar bu hizmeti sürdürdü. Mirza Azîmabadî ile Süleymaniye’de uzun uzun sohbet ve halvetlerde bulunan Mevlana Halid, Nihayet beklediÄŸi anın geldiÄŸine inanmıştı. Dünyevi bütün meÅŸguliyetlerini bırakarak mirza Azîmabadî ile Hindistan’a sefere çıktı (1224/1809). Yaya olarak tam bir yıl sürecek olan bu yolculuk boyunca da boÅŸ durmadı. Yolda her bölgedeki ulema ve meÅŸayihin kabrini ziyaret etti. Pek çok alim ve ÅŸeyh ile görüÅŸüp tanıştı. Nihayet Abdullah Dehlevi’nin dergahının bulunduÄŸu Cihanabad’a vardı.
Mevlana Halid, orada ÅŸeyhinin yanında bir yandan seyru suluk ile manevi eÄŸitimini tamamlarken diÄŸer yandan da ÅŸeyhinin izin ve iÅŸaretiyle Molla Abdülaziz el-Hindi’nin akaid ve kelam derslerine devamla icazet aldı. el- Hindi Tuhfe-i Ä°sna AÅŸeriyye adında ÅŸiaya reddiye yazmış bir Nakşı ÅŸeyhi ve akaid bilginidir. Abdullah Dehlevi, müridi Halid BaÄŸdadî’ye NakÅŸbendiyye, Kadiriyye, Sühreverdiyye, Kubrevivye ve ÇeÅŸtiyye tarikatlarından icazet verdi .Dehlevi, müridindeki “benlik” duygusunu kırmak için onu küçük hizmetlerde kullandı. Temizlik yaptırdı Hatta helaları yıkattırdı. Nefsin azgın dalgalarını durulttu ve bir yılda onu eÄŸitti.
Åžeyhinin yanında seyru sulükunu tamamlayıp irÅŸad icazetini alan Mevlana Halid ÅŸeyhinden aldığı iÅŸaretle tekrar memleketine döndü. Son arzusu sorulduÄŸunda verdiÄŸi cevap ilginçtir: “Son arzum dindir, dinin kemali ve kuvvet bulması için de dünyayı isterim.”
1226/1811 yılında memleketi Süleymaniye’ye geldi Ardından ÅŸeyhinden gelen bir iÅŸaret üzere BaÄŸdad’ a gitti. Orada vali Said PaÅŸa’nın da desteÄŸiyle Ä°hsaiye medresesini ihya ederek ilk “Halidî tekkesi” haline getirdi. Engin bilgisi geniÅŸ tasavvufi etkisi kısa zamanda ÅŸöhret ve nüfuzunu artırınca çevrede hasedci nazarlar ve kıskanç tavırlar ÅŸahlamış iÅŸi kendisini Vali PaÅŸa’ya şıkate kadar vardırmışlardı.
Åžikayetin bir ucu pay-ı tahta Sultan II. Mahmud’a kadar ulaÅŸtı Sultan Åžeyhülislâm-ı çağırıp kararını vereceÄŸi sırada Åžeyhülislâm Mustafa Asım Efendi Sultan a :”Ey iman edenler, size bir fasık gelir ve bîr haber getirirse onu iyice araÅŸtırın. Aksi halde bir topluluÄŸa bilmeden bir kötülük etmiÅŸ olursunuz. Sonra da piÅŸman olursunuz.” (el-Hucurat, 49/6) ayetini hatırlattı. Bunun zerine Sultan bu iÅŸ için iki adam gönderdi. DiÄŸer taraftan Vali Said PaÅŸa’nın yaptırdığı araÅŸtırmada Mevlana Halid’in haklı iddiaların iftira olduÄŸunu ortaya çıkardı. Olayların yatışması için Mevlana Halid, memleketi Süleymaniye’ye döndü.
Süleymaniye’de de hemen ikinci bir tekke açıldı. Gerek BaÄŸdad’daki ilk tekkede, gerekse Süleymaniye’deki ikinci dergahta pek çok halife yetiÅŸtiren Mevlana Halid bunları Ä°slâm ülkelerinin muhtelif merkezlerine gönderiyordu Süleymaniye den sonra bir ara tekrar BaÄŸdad’a gelen Mevlana Halid, oradan da Åžam civarında Salihiye’de üçüncü bir dergah daha açtı (1238/1822)
Salihiye’de üç yıl kadar irÅŸad hizmetiyle meÅŸgul olduktan sonra 1241/1825 yılında tekrar hacca gitti. Hac dönüÅŸü Åžam da kolera hastalığına yakalandı. Çok geçmeden 12 Zilkade 1242, 10 Haziran 1826 yılında vefat etti. Vefatı sırasında aÄŸzından “Ey itminana eren nefs, sen O’ndan, O senden razı olarak dön Rabbına!” (el-Fecir, 89/27-30) ayetleri dökülmüÅŸtü. Kabri, Åžam Salihiye’de Kasyon tepesi eteÄŸindedir. Halifelerinden Muhammed el-Firaki’nin delaletiyle kabrinin üstüne I. Abdülmecid Han tarafından kubbe yaptırılmıştır.
Mevlana Halid’in tedris ve ilmi eserleriyle baÅŸlayan ÅŸöhreti, Ä°slâm dünyasının her bölgesine gönderdiÄŸi yüzlerce halifesi sayesinde daha saÄŸlığında iyice artmıştı. O’nun mürid ve müntesipleri arasında Mekkizade Mustafa Asım ve Mehmed Refik Efendi gibi ÅŸeyhü’l-Ä°slâmlık makamını ihraz etmiÅŸ ilim adamları Said PaÅŸa, Davud PaÅŸa, Abdullah PaÅŸa, Necip PaÅŸa ve Namık PaÅŸa gibi devlet ricali de yer almaktadır. Halidiyye’nin halk ve devlet ricali ile ilim adamları arasında kısa zamanda ve sür’atle yayılmasının temelinde genellikle Halid BaÄŸdadî nin ÅŸeriatın zahirine sıkı sıkıya baÄŸlı bir ilim adamı olmasıyla halifelerini genellikle ilim erbabından seçmesi gerçeÄŸi vardır. Mevlana Halid in bizzat yetiÅŸtirip görevlendirdiÄŸi 116 halife HalidiliÄŸi XIX asrın en büyük tarikatı haline getirmiÅŸtir. Ünlü hanefi fakihi Ä°bn Abidin ile Ruhu’l-maani adlı tefsirin müellifi Alusî de Halidi mensubudur.
 

AHLAKÎ VASIFLARI
Halidi BaÄŸdadî hazretleri cömert, güzel ahlaklı, halkın eziyetlerine sabırlı, açık ve tatlı sözlü, azimetle ameli seven, ihtiyatı elden bırakmayan, yetim ve dulları himaye eden, Allah yolunda kınayanın kınamasından korkmayan bir gönül eriydi.
Huzurunda oturup zahirî ve batınî adaba riayet edenler, azamî derecede istifade ederlerdi. Huzurda bulunanların kalbleri dünya sevgisinden temizlenir, makam ve mansıp endîÅŸesinden, gaflet pasından arınırdı.
 

NASÄ°HATLARÄ°
Size kat’iyyetle emrederim ki, bütün varlığınızla sünnet-i seniyyeye sarılıp cahiliye adetlerinden ve bidatlerden sakının. Sufiye hakkındaki dedikodulara aldanmayın. ‘PaÅŸa da olsa avamdan insanlarla ülfet etmeyin. Onlardan hangi vesileyle olursa olsun, bir ÅŸey istemeyin. Çünkü bu, sizin kötülükle itham edilmenize sebep olur. Ä°ki mefsedet arasında çaresiz kaldığınız zaman ehven olanını seçin. Mutlu kiÅŸi, baÅŸkasının başına gelenlerden ibret alandır. Daha önemli olanı, önemli olana tercih ediniz. Sakın ola ki sultanlarla ve devlet ricaliyle bir iÅŸe giriÅŸmeyin. Çünkü onları ıslah edecek güce sahip deÄŸilsiniz. Onları gıybet etmeyin, veliyy-i emrinize hayırlı iÅŸlerinde muvaffak olması için dua ediniz.
Dünya perest tüccarları, ulema taslaklarını, ilmi halk arasında bir makam elde etmek için maÅŸa olarak kullanan talebeleri, tenbellikleri sebebiyle yüklerini halka taşıtmaya çalışan asalakları, maneviyatı dünyasına basamak yapmaya kalkışan kimseleri, tarikata almayın, alsanız da bu tür davranışlarına fırsat vermeyin. Bilesiniz ki bana en sevgili olanınız, ehl-i dünya ile alakası olmayan, baÅŸkalarına yük olmayanızdır. Daha da sevimlileriniz fıkıh ve hadisle uÄŸraÅŸanlarınızdır. Nitekim tabileri çoÄŸalanın ÅŸeytanları çoÄŸalır, malı çoÄŸalanın hesabı zorlaşır Tama ve ÅŸöhret sevgisine tutulan dünyalığını arttırmak, makama eriÅŸmek için her ÅŸeyi meÅŸru görmeye baÅŸlar .Dünya ile dini deÄŸiÅŸir.”
“Zikr-i kalbiye devam et. Yolda giderken de olsa onu bırakma’. Her iÅŸinde Allah’ın kuvvet ve kudretine iltica et! Sadat-ı kiram hazretlerinin rühaniyetinden istimdat et. Alimlere ve Kur’an hafızlarına ikram et. Mümkün mertebe Kur’an kıraatiyle ve en çok da fıkıh ilmiyle meÅŸgul ol! Huzur-ı kalb,seni bu iÅŸten alıkoymasın!”.
 

ESERLERÄ°
Mevlana Halidi BaÄŸdadî, sohbetleri ve yetiÅŸtirdiÄŸi halifeleri kadar yazdığı eserleriyle de ünlüdür. Bu eserleri muhtelif dini konuları ihtiva eder. Bir kısmı Farsça, bir kısmı Arapça”dır:
1. el-Akdü’l-Cevheri: Ä°lm-i kelamda “kesb” konusunda Maturidi ile EÅŸ’ari mezhebi arasındaki görüÅŸ ayrılıklarım belirten bir risaledir. Ä°stanbul’da basılmıştır.
2. Rabıta Risalesi: NakÅŸbendiyye’de önemli bir yeri olan rabıta konusunu anlatan müstakil bir risaledir. RaÅŸahat kenarında basılmıştır.
3. Åžerh Makamat-ı Harirî
4. Åžerh Hadis-i Cibril: Cibril hadisi diye bilinen meÅŸhur hadisin akaid ve tasavvuf açısından yapılmış Farca bir ÅŸerhidir. Eser yazma olup bir nüshası Süleymaniye kütüphanesinde vardır.
5. Siyelkütî HaÅŸiyesi
6. Akaid-i Adudiyye
7. Divan, Farsça, Arapça ve Kürtçe ÅŸiirlerden meydana gelen bu eser, Sadreddin Yüksel tarafından terceme edilmiÅŸtir.
Mevlana Halid’in hayatı ve menkıbeleri hakkında yazılmış Mecd-i Talid gibi müstakil eserler de vardır.
-rahmetullahi aleyh-

​​​

​

​

​

​

​

  • Muhakkak Allah emaneti ehline vermenizi emreder

  • Allah-ü Teâlâ’nın sevgisi

  • Fetret Devresi

  • Hacı Babamızın Evlatlarına Nasihatları

  • Hacı Babamızın Halifeleri

  • Ä°mtihan Dünyası                    

  • Allah ve Resülü’nün dilinden dökülen inciler 

  • Peygamberimiz Bir Sohbetinde buyurdular ki

  • Sohbet

  • Takva

  • Tasavvuf

  • Yaratılanı severiz yaratandan ötürü

  • Zikir

  • Hz.YUNUS ‘ dan (K.S.)

  • Rabıta ile Ä°lgili Âyetler Kudsi Hadisler ve Hadisi Åžerifler

  • Letaife Hamse

  • Mürakebe Makamları

  • Nebî âşığı ÅŸair Nâbî

  • DerviÅŸin GeliÅŸ, GidiÅŸ Halleri

  • Takdir

  • KiÅŸinin Sevgisi

  • NakÅŸibendi Tarikatının Kaideleri ve Kandilleri

SAYFALAR
bottom of page